2 Haziran 2012 Cumartesi

Ve Erdoğan gerçeği kendi yüzünde görür - Amed Dicle

AMED DİCLE
09:42 / 01 Haziran 2012
BRÜKSEL - Williem Shirer Amerikalı bir gazeteciydi. 1993 yılında 89 yaşındayken hayata gözlerini yumdu…

Ardından 20. yüzyıla damgasını vuran ve insanlık tarihi boyunca unutulmayacak Nazi Almanyasına ilişkin dev bir eser bıraktı...

Shirer 2. Dünya savaşı öncesinde de Almanya'da muhabirlik yapmış, sonrasında Nazi yöneticilerinin yargılandığı Nurnberg mahkemelerini izlemiş bir gazeteci...

Konunun önde gelen otoriterlerinden biri...

Süreci gazetecilik refleksleriyle irdeleyen Shirer, Weimar Cumhuriyetinden Bismark’ın kuruculuğunu yaptığı 2. Alman Cumhuriyetini de kapsayan 485 bin ton belgeyi inceleyerek kitap haline getirmiş...

Evet yanlış duymadınız, 485 bin ton belge.

Ve bu devasa belge arşivinden ortaya çıkan, 3. ciltlik 'Nazi İmparatorluğu' kitabı...

Kitabın temel imgesi elbette ki Hitler...

W. Shirer iki kuşak öncesine giderek Hitler'i her yönüyle araştırıp analiz etmiş... Ve sadece geçmişte kalan bir dönemi değil, geleceğe ışık tutan tespitlerde bulunmuş...

Bu müthiş araştırmanın karşımıza çıkardığı çok şey var elbet. Ama özellikle bir diktatörün nasıl bu kadar yaşam alanı bulup örgütlediğini örnekleriyle anlatılmış...

W. Shirer’e göre; sanıldığının aksine Hitleri Hitler yapan sadece 1933 seçimleri ve öncesi, 1934’teki Başbakanlık ve Devlet Başkanlığını birleştirip tek adam olması, 'Uzun Bıçaklar' Gecesi vb. kritik dönemeçler değil;

Bu dönemeçleri dayandığı toplumsal zeminle geçti...

Yani, Hitler'i, Hitler yapan, meydanlarda toplatılan kalabalıklardı... Ve onun sözüyle ‘insanlara güç vermek değil, güçsüzlüklerinde yararlanarak’ Nazi Almanya'sı örgütlendirildi...

Bu sistematik politikanın gereği olarak her yıl geleneksel Nurnberg mitingleri düzenleniyordu.

Shirer bunu belgeleriyle sunuyor....

Zamanlanmasına, teknik donanımına özen gösteriliyor. Meydanlarda toplatılan binlerce insan bir tür transa sokularak ‘sieg heil’ şeklindeki Nazi sloganı tekrar edilerek Hitler selamlanıyordu...

Büyük ‘disiplin’ içindeki bu kareler kayıt edilip tüm Almanya’da izletiliyordu...

Milyonlarca insan boş zihinlere empoze edilen ‘mutluluğu’ izliyordu...

Meydanda vaat edilen ‘Almanların mutluluğuydu...’

W. Shirer’ın aktarımına göre Hitler bu mitinglerin birinde şöyle diyordu;

‘Yalan söylemeyeceğiz ve sizi aldatmayacağız. Bana 4 yıl şans verin. Bu görevi kazanç sağlamak için değil, sizin esenliğiniz için istiyorum...’

'Aa! Türkiye başbakanı Erdoğan’da geçen gün aynı sözleri söylemişti' dediğinizi duyar gibiyim...

Sadece konuşmaların içeriği değil, biçimlerine de bakarsanız aynı kanıya varacaksanız. Hitler’in Nurnberg mitingleri, Arena stadındaki İstanbul il kongresinin siyah beyaz hali...

Hipnotize edici, davul ritmi gibi tekrar edici konuşmalar...

Manzarayı gören Hitler, muhtemelen dünyayı fethettiğini ve bir daha asla yenilmeyeceğini düşünüyordu...

Meydanlardaki kalabalıklar da...

Peki ne oldu? Alman halkında bilinç kayması yaşandı ve bunun sonucu olarak milyonlarca insanın öldüğü savaş çıktı, insanlık yaralandı...

Buna Hitler öncülük etti ama milyonlarda alkış tuttu...

Ve bugün bunun vicdan muhasebesi yapılıyor...

Hitler’in farkı şuydu; yenildiğini görüp intihar ettiğinde, ardından bırakacağı bir serveti, ve bunu alacak kimsesi yoktu...Düğününde kilolarca altın toplayıp gemi alacak bir oğlu yoktu...

Alman halkını ekonomik olarak refaha kavuşturduğunu sürekli vurguluyordu...

Ama...

Tarihe yaptığı oto yollar, alt yapı hizmetleri, sanayi ve tarım sektöründeki atılımlarla değil, faşist ve insanlık dışı politikalarıyla geçti...

Bugün öyle anılıyor...

Hitler’in zamanında promter neden icat yoktu...

Ama onun şu sözü, ruhunu temsil edecek olanlara büyük bir öğüt olarak kayıtlara geçti...

‘Diktatör, bisiklete binen adama benzer. Durursa devrilir...’

Biz bu şiarı ‘durmak yok yola devam’ şeklinde her gün duyuyoruz...

Önce durmaksızın öldürmeye devam ediyor, sonra karşısına geçtiği prompter isimli camdan "tazminatsa tazminat, paraysa para!" gibi insanlık dışı, acımasız şeyler okuyor...

Bazen yazılar kayboluyor bir anlığına, ve camdan kendi yüzünün yansımasını görüyor sadece... O bile dayanamıyor... "Kalleş!" diye haykırıyor camdan yansıyan o yüze bakıp...

"Kalleş!.."