29 Haziran 2012 Cuma

KÜRTLER VE ERMENİLER

KÜRTLER VE ERMENİLER

 1910'dan başlayıp 1915'e kadar cinayetler, işkenceler, ölümler kol gezdi. Hem Kürtler için de böyleydi, hem Ermeniler için de. Artık dereler, çayırlar, ovalar ölüm kokuyordu.


Tarih boyunca kardeş halklar olarak yaşayan Ermeniler ve Kürtler hiçbir zaman sorun yaşamadı, binlerce yıl içiçe yaşadılar. Bunun yanında diğer halklar da vardı tabi: Süryaniler, Keldaniiler, Asuriler ve daha pek çok halk vardı. Binlerce yıl içiçe yaşayan bu halklar arasında gözebatan hiçbir sorun veya çatışma çıkmadı. Aralarında gerek toprak sorunu olsun, gerekse ticari boyutta olsun belirgin bir sorun olmadı; lakin Talat Paşa ve Enver Paşa işin başına geçince Devlet-i Âli işi bozdu. Durum dehşet bir hal aldı. İlk Ermenilerden, Êzidlerden, Süryanilerden başladılar öldürmeye. Eritme ve öldürme, soyu ırkı yok etmeye başladılar.



1910'dan başlayıp 1915'e kadar cinayetler, işkenceler, ölümler kol gezdi. Hem Kürtler için de böyleydi, hem Ermeniler için de. Artık dereler, çayırlar, ovalar ölüm kokuyordu. Son 1,5 milyon Ermeni ve 1 milyon Kürd'ün ölümüyle sonuçlandı bu dehşet süreç. Ermeniler bir coğrafyadan silindi, yok oldu. Bugün size sayacağım bu şehirlerin hiç birinde tek bir Ermeni dahi yok. Örneğin D.Bakır, Mardin, Şırnak, Siirt, Van, Batman, Sivas, Takot, Trabzon vs vs...



Cumhuriyet kurulduktan sonra da Kürt isyanları bitmedi; ama devlet ve gelen giden tüm hükümetler bu isyanları kanlı şekilde bastırdı. Kimi isyanda yirmi beş bin insan öldü, kimi yerde neredeyse o bölge yok edildi, talan edildi. Yetmedi sürgün edildi; yetmedi asimilasyon yapıldı. Yetmedi Kürt kızlarını yetim kalanlarını zorla Türk yetim hanelerine verdiler, birer Türk çocuğu gibi yetiştirdiler. Yetmedi başka illere yolladılar. Yetmedi kalanlar da Avrupa’ya, dünyanın her yerine dağıldılar. Sonuç ne? Irkçı ve milliyeçi bir millet kaldı. Okullarda "ne mutlu Türküm" demeyen ya öldü ya öldürüldü; ya hayatı zindan oldu ya da bir türlü mutlu olamadı. Ya Türk olacak ya da mutluluk yasak. Kendileri olmayan her şeyi oldular ama sözde bir eğitimle. Ve son otuz yıldır Kürtler isyan etti. Kendilerini dağlarda buldular. Hem de binlerce Kürt genci dağlara çıktı; çünkü artık hiç kimse bu yapılanlara tahammül edemiyordu.

PKK bu acıyı yaşayan Kürtlerden oluştu. Bir de sürekli PKK'yi terörist ilan edenlere bakalım ne diyorlar:  1984 silahlı savaş, yani gerilla savaşı başladı ve binler dağlara aktı. Neden bu kadar Kürt genci dağlara aktı? Neden bu kadar genç dağları tercih etti? Ve sivil halktan milyonlar destek verdi; çünkü ortada zülüm vardı. Bir halk yok sayılıyordu. Bugün Ermeniler veya Asuriler de olsaydı dili, dini, inancı, ırkı, kültürü yok sayılsaydı aynı isyanı bu halklar da yapardı. Veya bu halk Türk halkı olsaydı da yine aynı isyan çıkardı. İsyan çıkan tüm dünya ülkelerine bir bakın. Halklar yok sayıldığı için tüm bu isyanlar. Ama ne yazık ki hiçbir isyan, hiçbir savaş bu kadar kirli olmadı. Aslında PKK'yi terörist ilan etmekle bir halkı terörist ilan etmek eşdeğerdir. Bunu ırkçı gözlüklerini çıkaramayanlar anlamadı hiçbir zaman.
"Yurtta sulh cihanda sulh" demişlerdi; ama hiçbir tarihte ülkede sulh olmadı. Hep hakim halk Türk halkı oldu. En ufak bir cümle bile kullanan ya ceza evi ya işkence ya da ölüm ya da sürgünle tanıştı. Kaldı ki bütün düşünürler, yazarlar, gazeteciler tarih boyunca kendi ülkesinde yaşayamadı. Yaşadığı süre içinde de o ömrünü ceza evinde geçirdi. Abidin Dino gibi, Nazım Hikmet ve yüzlercesi gibi... Şimdi elimizdeki tek firavun Recep Tayyip Erdoğan kaldı. Hatta firavunlar yaşasaydı Recep Tayyip Erdoğana gıpta bile ederdiler: "Biz bile bu kadarını yapamadık, ceza evlerini dolduramadık; ama sen doldurdun tüm ceza evlerini" diye.
Etiketler: cevat sinet