21 Mayıs 2012 Pazartesi

Ortadoğu'da din ve iktidar savaşları

Aydın Roni Dere.                                                            Tarih, olaylar ve olgular silsilesi oarak ilahi dinlerle başlamış ve kendi içinde batıl olanla arasında geçen mücadele ile devam etmiştir. İnandıkları din uğruna ölüme hazır olanlarla dinlerini iktidarları için adayanların mücadeleleri kanlı ve vahşice olmuştur. Saflar sık,sık yer değiştirmiş 'kafir-düşman' suçlamalarıyla oluk oluk kanlar akıtılmıştır Tanrı adına.İslam kendi içinde biribirlerinin kellelerini zevk ile kesme hikayeleriyle doludur. Kerbela ile başlamış, Kuyucu Muratlarla sürmüş ve hala devam ediyor. Katolikler ile Protestanlar arasında ki savaşlar da kardeş kardeşi boğazlayarak oluk oluk kanlar akmış. Protestanlar katoliklerin sürdürdüğü lüx iktidar saltanatını yıkamayınca, sadeliği ve sosyallleşmeyi esas alan protestan kiliselerini kurmuşlar. Vatikan'ı ziyaret ettiğimde, o lüks ve ihtişama karşı Protestancılığın neden ortaya çıktığını daha iyi anladım.Zamanla Batı'da bilim, teknoloji ve aydınlanma geliştikçe, insanlığın barış içinde birlikte yaşama ihtiyacına cevap olamayan din sorgulanmaya başlandı. Toplumların ortak çıkarlarını esas alan demokrasi bilinci gelişti. Din ve devlet işleri ayrıştırıldı. Gelinen aşamada, elbette dijital bir demokrasi değil, ancak büyük bedeller verilerek hukuk ve sosyal devletlerin ortaya çıkması sağlandı. Oysa Ortadoğu hala din ve mezhep savaşlarıyla kan deryası; Afganistan, Pakistan, Türkiye, İran, Irak, Flistin, Mısır, Suriye ve daha yirmiyi aşkın arap ülkesi din savaşlarına gebe. "Arap baharı" diye başlayan ayaklanmaların demokratik devrimlere yolaçacağı düşünülürken bir de baktık ki Hizbullahlar, Müslüman Kardeşler Allah, Allah nidalarıyla başı çekiyor. Geçen yıl Suriye'de Türkiye destekli İhvani Müslim'in liderlerinden Memun El Hısmi videolu korkunç bir açıklaması düştü ekranlara "Suriye'yi Alevilere mezar edeceğiz" türünden karanlık çağa ait tehditler... Bu ne kin, bu ne nefret, hemde Allah adına. Vahşet ve mezar kazmaktan başka birşey düşünmüyor musunuz be kara cehalet!Tarihte ilk kez ve tek sefer Müslüman ve Arapların birliğini sağlayan Selahattin Eyyubi'ydi; torunları olan Kürdlere müslüman ülkeler düşmanlıkta sınır tanımıyor. Peki Kürtler daha az mı müslüman? Hayır. Demekki din, çoğu zaman dünyevi emeller, özellikle iktidar için bir araçtı. Tarih boyunca Allah adına ne zalimlikler yaşandı. Sormak lazım man kafalara: Allah adına hükmetme ehliyetini kim nasıl alabilir? Hizbullah, Allahın partisi ya da Allah'ın askerleri varsayalım. Bu kocaman ismi ve bu kocaman soru işaretini nasıl açımlayabiliriz? Dine göre kainatı altı günde yaratmış Allah'nın evrende toz zerrecikleri bile sayılmayan insanların yardımına mı ihtiyacı var? Hatta özünde ibabetine bile ihtiyacı yoktur. İbabetlerin temelinde insan olmaktan kaynaklı sorumlulukları hatırlama,kendini disipline etme, insanı hak-hukuk tecavüzlerinden alıkoyma vb çok şeyi teorize edebiliriz.  Kısacası kuldan istenecek, barış ve huzur içinde insanca yaşamasını öğrenmesi değil mi?Doksanlı yıllarda Kürd ulusal hareketi gelişince, Türk devleti Kürd Hizbullah'ını piyasaya sürdü. Mezarevleri ve domuzbağlarıyla gündeme gelip derin devletin faili mechul cinayetlerinde teşeron olarak kullanılıp, binlerce masum müslümanın, aydının kanına girdi. Allah adına hareket etmek böyle midir ve Allahın sanamı ihtiyacı var be kara cahalet! Aynı zihniyet, geçenlerde utanmadan, sıkılmadan Hz.Muhammed'in doğum gününde resmi etkinliklerle biraraya gelebiliyorlar.Geçenlerde Hewler'de yaşanan şiddet olayları Ortadoğu'daki dinsel gelişmelerden bağımsız değerlendirilemez. Çırpe dergisi en son sayısında Helmet Goran imzalı bir makale yayınlandı. Peygambere hakaret yapıldığının iddia edilmesi dindar geçinenlerin dergi binasına hücüm etmelerine yolaçtı. Tepkiler karşısında Çırpe dergisi kapatıldı ve başyazarı da tutuklandı. Hala İslami reflekslerin çok rahat kullanıldığını görüyoruz. Aynı günlerde İran'ın Hewler konsolosluğu bir açıklama yaparak Güney Kürdistan'da İsrail ve Siyonizm'in etkili olduğunu söylemiş ve Güney Kürdistan yönetimini İsrail ile işbirliği yapmakla suçlamıştı. İsrail siyonist ise İran ne oluyor? Onlarca insanı bir günde sokaklarda asabilen, insan hak ve hukukuna dünyada en çok tecavüz eden, kadına recm uygulayan, ırkçı, mutacı bir devlet gerçeğine sahip bu ucube sistem, kimi neyle suçlama hakkına sahip? Biri siyonist, diğeri Persfaşizmi; bu anlamda insani değerlere saygı anlamında İran'ın İsrail'den üstün olduğunu kim nasıl iddia edebilir? Tabiiki ikisi içinde din aslında bir hikaye,amaç hegomanya.AKP oy potansiyellerini artırmak için dini söylemleri ve Filistin'i kullanırken, Gülen gibi kimi cemaatler varlıklarını güçlendirmek için dinde haram sayılan ırkçılk vb. ne varsa en ahlaksız biçimiyle kullanıyorlar. Hemde « Kâfir » dedikleri Amerika'nın kucağında oturarak. Anlaşılan dindar potansiyel dikkate alınarak, dini duygular sömürülerek din adına her türlü yapılanma, her türlü örgütlenme bireysel ve gurupsal çıkarlar için yapılıyor. Saddam gibi bir ırkçı,zalim insan kasabı,namaz kılarken çekilmiş fotoğraflarını hertarafa astırıyordu. Ortadoğu'da Allah adına sapkın bir İslam faşizmi hüküm sürerken değirmenine su taşıyoruz. Acılardan ve kandan besleniyoruz. İşimize geldiğinde demokratız, işimize geldiğinde iktidar yanlısıyız. Nefret ve öfke ekiyor şiddet biçiyoruz. Dindar geçinen ve dinin tüm argümanlarını hoyratça kullanan AKP, zindanları aydınlar, siyasetçiler, öğrenciler ve gazetecilerle doldurdu. Ne demokrasi, ne insan hakları ne de insana saygıyı biliyorlar. Roboskî'de 35 genç gündüz ortası devlet tarafından katledilirken, karşı gelenler tehdit ediliyor;normal demokratik bir ülkede hükümet yıkılır. Peki dindarlığınız,insanlığınız bu mu? AKP'ye milletvekilliği yapan ya da ona oy veren Kürdlerin insanlığı vicdanı yok mu? Sütü bozukluk buna denir. Bu denli mi insanlıktan çıktık? Yüreğinde coşku ve sevgi taşımayan yobazların, insanlıktan çıkmışların kuşatması altındayız. Elbet insanlık aydınlığa doğru ilerleyecek ve bu zihniyetten hesap soracaktır. Ne Naziler, ne de Saddam kadar başarılı olamazsınız beyler!          dere@bluewin.ch

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder