16 Eylül 2013 Pazartesi

Bayık: Okulların içini boşaltma zamanı geldi

Bayık: Okulların içini boşaltma zamanı geldi

HABER MERKEZİ16.09.2013 10:24:43KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, anadilde eğitim konusunda yaşanacak zihniyet değişiminin Türkiye’de Kürt sorununun çözümünü de kolaylaştıracağını söyledi. Bayık, “Toplumsal bir tutum gösterme ve okulların içini boşaltma zamanı gelmiştir. Siyasi görüşü ne olursa olsun Kürtler okulları felç ederek anadilde eğitimi kaçınılmaz kılmalıdır” dedi.KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Azadiya Welat’ta yayınlanan “boykot en değerli demokratik eylemdir” başlıklı Kürtçe köşe yazısında, okul boykotu ve anadilde eğitim talebini konu aldı.21. yüzyılda anadilde eğitim yasağının sürüyor olmasını, ‘Kürtleri kültürel soykırıma uğratmakta ısrar’ olarak tanımlayan Bayık, anadilde eğitim konusunda yaşanacak zihniyet değişiminin Kürt sorununun çözümünü de kolaylaştıracağını söyledi.Bayık, “Siyasi görüşü ne olursa olsun, Kürtler okulları felç ederek anadilde eğitimi kaçınılmaz kılmalıdır. Bu okulların amacı ve anlamı iyi ortaya konulmalıdır. Artık böyle bir toplumsal tutum gösterme ve okulların içini boşaltma zamanı gelmiştir. Türk devletinin kültürel soykırım zihniyetinin kırılma anı da böyle gerçekleşir” dedi.Bayık’ın yazısı şöyle:“Kürt aileleri ve çocukları bir hafta okulları boykot ederek Kürtçe anadilde eğitim taleplerini dile getirecekler. Kürtlerin tümünün talebi olan ve Türkiye kamuoyunun önemli bir bölümünde de kabul edilen anadilde eğitim bir daha gündeme oturacak. Türkiye'nin soykırımda ısrar etmesinin en somut ifadesi olan anadilde eğitim yasağının gayrimeşru olduğu bir daha gözler önüne serilecek. Bu kadar gayrimeşru bir yasağı uzun süre sürdürmek zordur.'Böyle bir yasağın Türk halkına ve Türk çocuklarına getirildiğini bir an düşünmek bile bu yasağın ne anlama geldiğini gösterir. Bundan daha ağır zulüm ve insanlık dışı uygulama olamaz. Eğer hala Türkiye'de uygulanıyorsa bu, Türk toplumunun hak, adalet ve eşitlik konusunda ne kadar duyarsız hale getirildiğini ortaya koyar. Türk devleti Türkiye halkını da böyle bir töhmet ve ayıp altında tutmaktadır. Devlet ve hükümetler suçludur, ama devletin politikalarına sessiz kalanların da bu durumdan sorumlulukları vardır.21.yüzyılda Türk devleti hala anadilde eğitim yasağını sürdürüyorsa bunun açık anlamı, Kürtleri kültürel soykırıma uğratmakta ısrarlı olmasıdır. “Anadilde eğitim milleti böler” demek, Kürtlerin Türkleştirilmesi sonuna kadar sürdürülecektir anlamına gelmektedir. Bu suçu dünyada bu kadar açıkça savunan başka bir ülke kalmamıştır. Dünyanın gözünün içine baka baka “Ben bu sorunu çözmem” diyorsa, bu nedenledir.Türkiye anadilde eğitim konusunda zihniyet değişimi yaşarsa Kürt sorununun çözümü de kolaylaşır. O zaman Kürtlerin kendi kendini yönetmesine de itiraz edemez. Kürtlere kendini yönetme hakkını verirsek kültürel soykırımı sürdüremeyiz biçiminde düşünmektedirler. Bu açıdan bu iki temel hakkın tanınması iç içe geçmiş bulunmaktadır. Günümüzde demokrasi toplumların kendi kendini yönetmesi olarak anlaşılmaktadır. Yoksa sadece seçimle yönetimin belirlenmesine artık demokrasi denmiyor. AKP'nin demokrasiyi sadece sandıktan çıkan oy olarak anlaması, demokrasiden hiçbir şey anlamaması kadar demokrasiyi inkar etmesidir.Demokratik hiçbir ülke anadilde eğitimi yasaklayamaz. Eğer bir yerde topluluklar kendi anadilleriyle eğitim yapmıyorsa orada demokrasi yoktur. Sadece diktatörler, hem de şovenist faşist diktatörler anadilde eğitimi engellemeye çalışırlar. Türkiye'de hala bir otoriter baskıcı rejim bulunmaktadır. Başbakan her gün yaptığı konuşmalarla demokrasi karşıtı olduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar “Benden diktatör olmaz” dese de bu bir demagojidir. Diktatör olanların dört ayağı, dört eli yoktur. On bin Kürt siyasetçi içerdeyse bundan daha açık diktatörlük olamaz. 24 Nisan’da başlatılan Ermeni soykırımında bile insanlar bu kadar tutuklanmamıştır. Diktatörlerin en önemli özelliği muhaliflerini zindanlara doldurmaktır. AKP bunu çok açık yapıyor. Hatta dünyada hiçbir hükümetin yapmadığı kadar insanları siyasi nedenlerle tutuklamaktadır. 12 Eylül’de bile bu kadar uyduruk gerekçelerle tutuklamalar olmamıştır.Dünyada hangi diktatör “Kadın da olsa, çocuk da olsa gereğini yaparız” demiştir. Ancak faşist diktatörler bu kadar pervasız olabilir. Hiçbir temele dayanmayan binlerce tutuklu varsa orada faşizm ve diktatörlük vardır. Sadece faşist diktatörlüklerde anadilde eğitim yasağı görülebilir.İNKAR VE ASİMİLASYON BİTECEKSE ÖNCE ‘AND’ KALDIRILMALIÇocuklar bir hafta okula gitmeyecek. Aileler ve çocuklar Milli Eğitim Müdürlükleri önüne yürüyüş düzenlemenin yanında Türkçe andı da protesto edecekler. Hala okullarda Türklük andının okutulması AKP zihniyetini ve gerçeğini gösteriyor. İnkar ve asimilasyon bitseydi buna ilk önce Türklük andını kaldırmakla başlarlardı. Türklük andının okutulduğu yerde kim inkar ve asimilasyonun bittiğinden söz edebilir? Türklük andı ne anayasa ne de yasalarda yer alır. AKP bir genelgeyle hemen kaldırabilir. Ama yapmıyor. Çünkü AKP, CHP ve MHP dil konusunda aynı zihniyettedirler. Nitekim anayasa tartışmalarında dil konusunda bu üç parti ortak davranmaktadır. Her üç parti de “Anadilde eğitim ülkeyi böler” düşüncesindedir.Kürtler okul boykotuna yüksek katılım göstererek ve güçlü protestolar yaparak bu üç partinin karakterini gözler önüne serecektir. Bu yılki anadilde eğitim kampanyası güçlü geçecek ve hükümeti daha fazla zorlayacaktır. Sadece devlete ve hükümete değil, herkese anadilde eğitim olmadan demokrasinin olmayacağı gösterilecektir. Bu nedenle bu seneki boykot çok önemlidir. Eğer hükümet bu konuda adım atmazsa gelecek sene bir hafta değil, bir ay boykot yapılabilir. Daha sonra da ne olursa olsun okul boykotunu daha uzun ve kapsamlı planlayarak kültürel soykırım fiili olarak durdurulmalıdır. Siyasi görüşü ne olursa olsun, Kürtler okulları felç ederek anadilde eğitimi kaçınılmaz kılmalıdır.Tüm Kürtler bu okulların ne olduğunu iyi bilince çıkarmalılar. Bu okulların amacı ve anlamı iyi ortaya konulmalıdır. Çocuğunu Türkçe eğitime gönderenler giderek kendilerini Kürt toplumunun baskısıyla karşı karşıya bulmalıdır. Böyle bir iklim yaratılırsa hiç kimse çocuklarını Kürtçe okula göndermez. Amiyane deyimle mahalle baskısı altında kalır, çoğunluğun yaptığı gibi çocuklarını okula göndermezler. Artık böyle bir toplumsal tutum gösterme ve okulların içini boşaltma zamanı gelmiştir.Türk devletinin kültürel soykırım zihniyetinin kırılma anı da böyle gerçekleşir. Bu nedenle halkımız ve tüm demokrasi güçleri okul boykotunu önemsemeli ve gereklerini yerine getirmelidir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder