17 Eylül 2013 Salı

Kürdistan’da çocuk olmak

Kürdistan’da çocuk olmak
NUJİYAN ERHAN - BEHDİNAN17.09.2013 07:51:49

Kürdistan üzerinde egemenlik kurmaya çalışan devletlerin açmış olduğu savaşın en büyük mağduru yine çocuklar. 
Kürt çocukları yaşıtlarının aksine hiçbir zaman tam olarak çocukluklarını yaşayamıyorlar. 
Ya dilini bilmedikleri adamların saldırısına uğrayan babalarının çığlıklarını duyuyorlar ya gencecik ağabeylerinin, ablalarının dağlardan gelen cesetlerine bakıyorlar korku içinde ya da gözünün yaşı hiç kurumayan analarının acılarına ağlıyorlar tam olarak ne olduğunu anlamasalar da.  
Ne yetişkin olabiliyorlar ne de çocuk. Oyun oynayacakları bir alanları kalmadı çünkü.
Güney Kürdistan’ın Sideka kasabasına bağlı Xinêre yaylalarına çıkan köylüler her gün ölümün buz gibi yüzüyle karşılaşıyorlar. Saddam Hüseyin’in ‘Ben gitsem de Kürdistan da milyonlarca askerim var’ dediği bölge. 
Çünkü bu yaylaların tepeleri Saddam’ın Güney halkına karşı savaş başlattığı dönemde ekilen mayınlarla dolu. Manivele denilen bu mayınlara basanların en büyük parçası elleri olabiliyor. Yer yer ‘topuklu’ denilen ve basanın ayağını parçalayan mayınlar ekili. 
Tüm dağların başları yasaklı bölge. Bazen hayvanlarını otlatmaya çıkan çobanlar yağmurun ve rüzgarın aşındırdığı toprakla birlikte aşağıya sürüklenen mayınlara basarak yaşamını yitiriyor ya da bacağını. Birçok tepenin başında sürüden ayrılarak mayınlı bölgeye geçen hayvanların kemikleri mevcut. 
Tüm bunlara Türkiye ve İran devletinin de askeri mühimmatları da ekleniyor. Bu alan üç parça Kürdistan’ın kesiştiği yer. Bir yandan Türk ordusunun attığı havan topları, kazan ve füzeler bir yandan İran ordusunun attığı obüs ve Kaytuşalar. Önüne gelenin vurduğu Kürdistan ve tüm bunların ortasında yaşamları çalınan çocuklar.Hayvanlarını otlatmak için bu yaylalara gelen köylüler her gün ölümle burun buruna yaşıyorlar. 
Saddam’ın mayınları bir yana arazi de bir sürü Türk ve İran ordusunun atmış olduğu patlamayan askeri mühimmat mevcut. Zaten patlayanlarının aldığı canları, yol açtığı hasarı anlatacak söz bulamıyoruz. Bu bombalar zamanla ya doğal koşullarının sonucu infilak ediyorlar ya da onları oyuncak sanarak oynayan çocukların ellerinde patlıyorlar.Bu bölgede çocuklar evcilik oyunlarında evlerini boş mermi kovanlarıyla örüyorlar, evlerinin kapıları da mayın parçaları oluyor. Maytap diye patlamamış havanların içinden çıkardıkları HV’lerle eğleniyorlar. Bu havanların canlarına mal olacağından habersiz. 
Ölümün yaşamlarının bir parçası olmasına rağmen belki de onu da bir oyun sanıyorlardır kim bilir.Özellikle 2011 yılında İran devletinin ve 2012 yılında ise Türk ordusunun yoğun saldırıları sonucu bölge mayın tarlasına döndü. 
Tek geçim kaynakları hayvancılık olan köylüler yaşamlarını sürdürmek için yaylalara çıkmak zorunda.
 Her şeye Rağmen…Fotoğraftaki çocukların ellerindeki bu HV’ler. Savaşın ortasında onlara bırakılan tek oyuncak silahlar oluyor. 
Hemen hemen Zomlara(bölge köylülerinin yaylalarda çadır açanlara verdiği isim)gelen tüm çocukların en büyük eğlencesi bu patlayıcılar. 
Bu bölgede çocuklar doğar doğmaz askeri kuralları öğrenmek zorundalar. Dağlarının hemen karşısına pinekleyen Paygahların(İran Karakolları) karşısına düşen yaylalara gidecekleri zaman sızma yaparak ve görüntü vermeyecek şekilde hareket etmeleri gerektiğini biliyor birçok çocuk. Çok küçük yaşta ailenin sorumluluğunu almak zorunda olmalarından kaynaklı bu kuralları yaşayarak öğreniyorlar. Artık havanın sesinden ya da uçakların gürültüsünden korkmuyorlar, insanın sinir sistemini altüst eden keşif uçaklarını ise takmıyorlar bile çünkü savaş yaşamın olağanlığı olmuş buralarda. 
Aramiyet ise istisna…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder